Widget Recent Post No.

Saç Düzleştirici Tarak

Yol ayrımında-1



tüy toplayıcı fırça seti

   Otobüse binerken babasının elini öpmek istedi..o zaman farketti babasının bu güneşsiz günde simsiyah renkli kocaman bir gözlük taktığını..gözlerini göremedi ama sonradan anladı babasının kızarmış gözlerini göstermemek için bu gözlüğü taktığını..onun da boğazına bir şey oturmuştu sanki..zaten babası radyoda bir içli keman taksimi dinlese gözleri yaşaran bir insandı..sahneyi daha uzatmamak için acele ederek, biraz sonra Ankara'ya hareket edecek otobüse bindi..3 numaralı koltuğa oturdu, babası ona bakıyordu; öylece bakıyor, pek bir renk vermiyor, ama gözleri hala görünmüyordu..otobüs hareket edene kadar arada başka şeylerle ilgileniyormuş gibi yaparak babasına  baktı..otobüs hareket ettiğinde karşılıklı el salladılar, onun da gözlerinden yaşlar geldiğini hissetti ve yüzünü kaşıyormuş gibi yaparak çaktırmadan gözlerini sildi..
   Evinden, şehrinden ilk kez bu kadar uzun süreliğine ayrılıyordu..sürenin ne kadar olacağı belirsizdi ama ona çok uzun olacakmış gibi geliyordu şimdiden..artık bu şehire bir daha sürekli olarak dönemeyeceğini, bu şehrin ona artık bir çeşit güle güle dediğini, önünde yeni bir yolun açıldığını, bir yol ayrımı başında olduğunu, hatta bu yeni yolda yürümeye başladığını hissetmiş miydi acaba..
   Otobüs Ankara yoluna girip asfalt, şose karışımı yolda sarsıla titreye ilerlemeye başladığında, onun da kısa hayatı gözünün önünde canlanmaya başlamıştı.. İlkokulu bitirip arkasından ortaokul, sonra lise başlamış ama lise başlar başlamaz da başında kavak yelleri esmeye başlamıştı..o zaman sınıfta kızlar en ön sıralarda oturur, onların arkasında erkek çocuklar, en arkada da artık sakalları bıyıkları çıkmaya, sesleri iyiden iyiye kalınlaşmaya başlayan, bakışları daha bir değişmiş sınıf abileri otururdu..ona, kızlardan hemen sonrasında bir yer düşmüştü boy sırasına göre..tam oturduğu yerden soluna doğru bakınca,uzun düz saçlı, esmer tenli ve kocaman siyah gözleri olan güzel yüzlü bir kızla göz göze gelmişlerdi..ondan sonra da film kopmuştu..bu kız yüzünden o koca seneyi hayaller içinde geçirecek, dersleri filan unutup ilk karnede 4 kırık getirecek, sömestreden sonra aklını başına alacağı yerde hepten yitirecek, sene sonu tatil başlarken eline bir türlü almak istemediği karneyi gördüğünde aklı başına gelecekti..4 zayıfı 6 ya çıkarmış, ikmale bile kalmaya tenezzül etmeden doğrudan sınıfta kalmıştı..4 zayıfla kalsaydı belki ikmallere kalır, yazın iyi çalışır, hiç olmazsa sene kaybetmemiş olurdu..ama sanki rahat bir tatil yapmak istercesine doğrudan sınıfta kalmış, ikmallere çalışma zahmetinden de kurtulmuştu..uzun saçlı güzel kız, onun sınıfta kaldığını bile bilmiyordu belki de..çünki hiç konuşmamışlardı ki koca sene boyunca..kız ona birkaç kere dalgın dalgın bakmış, sonra da unutmuştu bile onun varlığını kesinlikle..ama bizim amatör Mecnun aslında kıza değil aşka aşık olmuştu bir kere..Leyla olmasa da olurdu..
   Ama bu sene kaybı belki de hayatını değiştirecek şekilde onu kamçılamıştı.. hani zorlu bir dereyi atlamak için birkaç adım geriye atar da öyle koşup dereyi neredeyse uçarak geçersin ya, bizim Mecnun da o hızla ve hırsla liseyi, değil ikmale kalmak, neredeyse o zamanlar çok zorlukla ve neredeyse ancak bir kaç öğrenciye hasislikle verilen iftihar listesine girecek kadar bir başarı ile bitirivermiş, üstüne üstlük Üniversite giriş sınavlarında da istediği her Fakülteye ve Üniversiteye girebilmesine rahatlıkla yetecek kadar yüksek bir puan tutturmuştu ..işte Leyla'nın ettikleri..Leyla'ya ne olmuştu bilmiyor ve merak da etmiyordu artık, ona bir yıl kaybettirdiği için kızsın mı, yoksa aklını başına devşirmesini sağladığı için teşekkür mü etsin bilemiyordu..galiba bir yıl sonra babasının tayini nedeniyle başka bir ile gitmişti şimdi adını bile hatırlamadığı Leylası.
   Onunla aynı fakülteyi kazanan iki arkadaşı daha vardı sınıftan, sanki bu fakülteye gidecekleri önceden kararlaştırılmış gibi son üç yıldır en iyi arkadaşlarıydı onlar zaten..Tıp Fakültesine de beraber kayıtlarını yaptırmışlar, okulları da başka fakülteler neredeyse ekim ayı ortasında açılırken liseler gibi neredeyse eylül başında açılacağı için aradaki zaman çabucak geçivermiş ve okul açılması zamanı gelivermişti.. her şey sanki planlanmış gibi seyrediyor, bu yüzden de gelecek belirsiz günler onu pek korkutmuyordu sanki..her şey düzgün gidecek, lise hayatı gibi neredeyse ailesinin yanında başka bir okula başlayacakmış gibi hissediyordu..bunda Ankara'da yaşayan iki evli dayısının olması ve yazları onların yanında bir iki hafta kaldığı için Ankarayı da bir şekilde bildiğini düşünmesi de kesinlikle etkiliydi..bir de yine aynı arkadaşlarla birlikte, memleketlilerinin öncelikle kendi evlatları için Ankara'da birkaç yıl önce yaptırıp tamamladığı, daha yeni açılmış, Kolej semtinde Ahmetler caddesi üzerinde 5 katlı, oldukça güzel bir yüksek tahsil talebe yurdu olması ve onların da kolayca bu yeni açılan yurda kayıt olmaları, yine kesinlikle içlerini rahatlatan bir faktördü..bazı başka memleketlerden gelip sırtlarında yatak ve yorganları, ellerinde tahtadan yapılmış bavulları ile Cebeci veya orta halli başka semtlerde bulabildikleri ucuz ve bakımsız apartman katlarına hatta loş,rutubetli,karanlık izbe bodrum katlarına sığınan arkadaşları ile tanıştıkça ne kadar şanslı olduklarını düşüneceklerdi kuşkusuz..
   Otobüs Ankara'ya geldiğinde akşam oluyordu ve arkadaşları ile el birliği ile otobüsten indirip yanlarına aldıkları, annelerinin hazırladığı minik yatak yorgan denkleri ve küçük bavullarını toparlayıp kalacakları yurdun yolunu tuttuklarında birden içi cız etmişti..onları ne karşılayan babaları, ne de hoş geldiniz gençler diyecek birileri vardı..birden kendisini yapayalnız hissetmiş ve gözleri nemlenivermişti..arkadaşlarının arasına karışıp yüklerini taşıyacak bir taksiye bindiklerinde hava kararmıştı çoktan ve üzerlerine çöken bir gariplik duygusuyla kalacakları yurda doğru yola çıkmışlardı.. 

Yorum Gönder

0 Yorumlar