Blogger Tuyolari Benim Yaptigim 10 Blog Hatasi |
Blog Tüyoları yazı dizimde bu defa benim 2011'de yazmaya başladığım bu blogda yaptığım ve sonuçlarını kötü olarak addettiğim 10 hatamı sıraladım. En sevimsiz bulduğum, geçmişinden kopamayan ve geçmişteki hataları fazla ah tüh ederek şu anını süründürerek yaşayan insan modelidir. Öyle biri olmak bana göre hiç değil ama bu demek değildir ki geçmişteki aldığım dersleri beri tarafta unutayım. Blog yazmak pek keyifli, pek renkli, pek kafa dağıtıcı. Ama bir de hatalar kısmı var. Benim zamanında yaptığım ama bu 10 hataya siz düşmeyin dediğim mevzuları sırayla paylaştım. Bu paylaşımım özellikle yeni makyaj bloggerlarına daha iyi blog kuşanmasında yardımcı.
1- Blog Temanızı Sık Sık Değiştirmeyin : Bu kaideyi ben başlarda ne yazık ki bilmiyordum ve neredeyse her hafta (hatta 2-3 günde 1 gibi yoğun sıklıkla) temamı değiştiriyordum. Zararını tecrübeyle öğrendim. Blog temamı toptan değiştirmiyordum ama sürekli kodlarıyla oynama yapıyordum. Bu konuda danışabileceğim ve bilgisinden fazlasıyla yararlandığım, hatta yararlanmak bir kenara topu direkt ona attığım bir sevgilim var olmasına var ama ilk zamanlar ondan yardım almak aklıma dahi gelmemişti. Hiç unutmuyorum, bir gün bu meraklı uğraşlarımın sonucu blog az daha uçayazıyordu. 1 hafta Google ban vermişti. Şimdiki bilgilerimle söylüyorum ki, blog temasıyla fazla oynamak iyi değil. Elbette arada değişimler yapabilirsiniz, temanızı geliştirebilirsiniz ki tema geliştirmek blog adına artı özelliktir çünkü okuyucunuza zevkli bir okuma sunumu vermiş olursunuz ama bunu her hafta sıklığında yapmanızı önermem. Çünkü bunun önemli 2 eksisi var :
- Blog içeriklerinin Google'da indekslenmesini duraksatıyor.
- Yanlış temalarla yüklenen hataları ayıklamazsanız, blogunuz spam tehlikesi bile geçirebiliyor.
Blogger Tuyolari Benim Yaptigim 10 Blog Hatasi |
2- Polemikler Zarar Verir, Olumsuz Diyaloglara Girmeyin : Aslında ben bu yönümü, kendi gündelik hayatımda kurduğum insan ilişkilerinde de uygulamayı seviyorum. Çoğu zaman da başardığımı düşünüyorum. Lakin bazen insan öfkesine yenilebiliyor. Sinirler bozuk olduğu bir anda, olumsuz bir yorumda bulunan veya bilerek size kışkırtıcı lafları atıştırmalık niyetine serpiştirenler olabiliyor. Bir iki defa kendime yenilerek böyle sevimsiz diyaloglara kasıtlı olarak girmiştim ve keşke hiç girmeseymişim diyorum. Zira aşırı gereksiz ve hiçbir yararı yokmuş. Okuyucu ile güvenilirlik bağı kurmak, önerilerinizin yayıldığını gözlemlemek, sürekli okunur bir blog yazmak ve ilgi alanınızı güçlendirmek daha sağlıklı bir yol, gereksiz polemikler çıtanızı düşürmekten başka bir fonksiyon görmüyor ve zaten eleştiriden uzak, kötü hödhöd yorumlar ancak mutsuzluk kokuyor. Bırakın yapsınlar. Mesafeli olmayı da seviyorum. Sonuçta burası benim ailemi, yaşantımı, standartlarımı gözler önüne sermek isteyeceğim bir yer değil. Belki ben fazla mesafeliyim ama içimden gelmeyeni de yapmak istemiyorum. Özel dünyamı parselleyerek sergide tüketmektense kozmetik ürünlerini sergilemek daha bana göre. O tarz mecraların macerasından fazlasıyla uzaktayım ama bu tamamen bir tercih mevzusu, psikologlara göre korkunç bir onaylanma ihtiyacı hissetmekle eşleşiyormuş bu güdüm. Ben o kadar katı bakmıyorum, herkes nasıl mutluysa öyle yapsın, kimse kimseye hesap vermek zorunda olmadığını başkalarını eleştirirken de unutulmamalı ^^
3- Hazır Tema Kullanmayın : Daha doğrusu, hazır tema elbette kullanılabilir ama içerisindeki gereksiz spam linklerini ve reklamlarını ayıklamak suretiyle. Bir defasında hazır bir tema edinmiştim, hani şu Google'a direkt olarak "Blogger Themes Free" olarak yazılanlardan bularak. Karşıma çıkan blog temalarını tek tek o an blogda deneyip, kendime göre en güzelinde karar vermiştim. Ertesi gün fark ettim ki, bloga girip herhangi bir linkine tıklanınca, hooop yan sekmede bir oyun reklamının sitesi çıkıyor. Fark ettiğim an temayı kaldırıp blogu eski haline geri getirmiştim. Ücretli tema edinmeniz daha mantıklı. Çünkü ücretli temaların çoğunda, sadece tasarımcıya link gönderilmesi oluyor ki onu da tasarımcınıza danışarak sonradan kaldırabilirsiniz. Çok yüksek ücretlere "Hayır" deyin, örneğin 100 Lira'ya varan uçuk rakamlar söz konusu olabiliyor. Blogger alt yapısı o kadar kolay ki, hadi Wordpress olsa anlarım da Blogger en basit kodlama platformu. Hiçbir Blogger teması 100 Lira etmez. Etsy sitesinde onlarcası var, 5-10 dolar arasındaki fiyatlarıyla. Onlardan uygun bir tanesini almak en güzeli ki çok da zevkle hazırlanmış tasarımları bulunmakta. Etsy sitesinde "Blogspot Theme" veya "Blogger Theme" gibi aratırsanız kendinize uygun bir tanesine denk gelebilirsiniz.
4- Sürekli Ürün İncelemesi Yapıp Tanıtmalara Boğulmayın : Ne yazık ki bunu ben geç keşfettim. Daha doğrusu, ilk yazdığım konularda aralarda ürün incelemesi haricinde farklı hit konular yapıyordum ama bilmeden yapıyordum. Blog teknikleri konusunda daha çok şey öğrendikçe popüler konular yazmanın meğer ne kadar etkisinin olduğunu keşfettim.Hangi tarz konuların tutunduğunu, bu Blog Tüyoları yazı dizisinde zaman zaman yer veriyorum. Hele ki yeni başlayan bir bloggersanız, kolay şekilde dikkat çekmek ve okunur olmak görsel güç ve zengin içerikten geçtiğini unutmayın. Zengin içeriği ise sürekli olarak "Maybelline Ruj" vermez. Blog sayfanızda tekli ürünler tanıttığınız gibi farklı içerikler de üretmelisiniz. Önce okuyucu gözünde daha renkli, daha dolu bir blog imajı çizersiniz, sonradan da Google sizi fark eder. Okuyucunuzun ilgisini çekmek en önemli kriter. Şöyle düşünün, siz nasıl bir blogda gezinmeyi seviyor, sayfalarını okudukça okuyasınız geliyor ve yeni yazılarını takip etmekten keyif alıyorsanız, okuyucunuza da öyle bir blog sunun. Araştırın, öğrenin, fotoğraflayın, editleyin, yazın, kontrol edin, tasarlayın... Uğraşmaktan kaçmayın. Önce okuyucu, sonra Google mantığı blog yayın hayatınızda her yönden kazandırır, bunu unutmayın.
5- Fotoğraf Kompozisyon Yeteneğinizi Arttırın : Blog yazdığım ilk zamanlar o kadar kalitesiz fotoğraflara imza atmışım ki, onları bloga o denli rahatça koyabildiğime hayret ediyorum. Hoş, hala süper kalitede fotoğraf kareleri yok ama eskisine oranla kendimi geliştirmeye çalışıyorum. "Fotoğraf Kompozisyonu" diye bir gerçek varmış meğer. Fotoğraf çekmek var, çekmek var. Konuyu ilk okutan şey ilk görselin güzelliği ise bu formül minvalinde kompozisyon konusunda da daha zevkli seçimler ortaya sermeliyiz. Yabancı bloggerlar uçtu artık, resmen markalardan daha şık ve etkili fotoğraflar çekiyorlar. Türk bloggerlarında da büyük bir iyileşme söz konusu. Kompozisyonlar hazırlayıp kozmetik ürünlerini o şekilde fotoğraflamak okuyucuya hem estetik haz verir hem dikkat çekici gelir. Benim de bu yönüm öyle über vaziyette değil ama blog için ürünlerin fotoğrafın çekmekten nefret eden biri olarak ilerlemeye çaba sarf ediyorum. Blog yazma işine girdiyseniz, benim gibi kağnı hızıyla gitmeyin, fotoğraflarınızı kaliteli pikselde ve estetik kompozisyonlarla çekip bloglarınızda yayına almaya bir an önce başlayın.
6- Spam Sitelerine Linkinizi Bırakmayın : Bir defasında blog geliştirme amacıyla araştırma yaparken, "Ping" olayını keşfedip uygulamıştım. Çeşitli ping siteleri var ve blog sayfanızı oraya yazıyorsunuz. Denilene göre arama motorlarına bu sayede bir selam çakıyormuşsunuz ve blogunuzun daha rahat bulunur olması sağlanıyormuş. Blogu, ping sitelerinde pinglettim ve bu değişiklikleri hafta hafta gözlemlemiştim ancak kayda değer "oooo blog koptu" dediğim bir ivme ile karşılaşmadım. Ping olayları nedir ne değildir derken ping niyetine linkini bıraktığım sitelerden biri, kallavi bir spam sitesiymiş meğer. Google indekslerim o hafta itibariyle düşmeye başladı ve o saçmasapan siteden her gün 50'ye yakın tık geliyordu. Ben güya bloga fayda yapayım niyetiyle kaş yaparken göz çıkarma sınırına geldim. Spam sitelerle işimin olamayacağını, 2 ay gibi kurtulamadığım bu saçmasapan olaydan sonra öğrendim. Korkunç bir zarar verdiği yok ama benim özene bezene hazırladığım konuların değerini alaşağı çekmesine lüzum da yok. Böyle şeylere benim gibi merak edip denemeyin, gerçekten faydasız uğraş. Bir iki ping ve arama motorlarına kayıt ettirmek kafi.
Blogger Tuyolari Benim Yaptigim 10 Blog Hatasi |
7- Özel Telefonunuzu Her Firmaya Vermeyin : Kozmetik firmaları blogunuza tanıtım amaçlı ürün gönderiminde bulunabilir ve bunun için de sizden bilgilerinizi isteyebilir. Antin kuntin firmalarla zaten çalışmayı kabul etmedim lakin bazı firmalar beni pişman etti. Gecenin bir vakitlerinde Whatsapp mesajı atan, alakalı alakasız aramalar yapıp asılmaya çalışan olabiliyor, bunun için de bilgilerimi artık daha sınırlı veriyorum. Özel telefon numaramı değil iş hattımı vermeye çalışıyor ve sadece çok güvendiğim Bumerang gibi firmalara açık adresimi veriyorum. Güven konusunda zedelendiğim firmalarla çalışmayı artık sürdümüyor ve hatta daha seçici olmaya çalışıyorum. Kabul ettiğim firmalardan ise kargo şubelerine teslimi rica ediyorum. Kozmetik firmaların çoğu güvenilir sektörler olsa da bir elin beş parmağı bir değil, rahatsız edici insan tipleri barındıranlar da olabiliyor. Bir daha böylesi durumlara mahal vermek istemediğimden artık yeni yöntemimi kullanıyorum ve içim daha rahat. Siz de bu konuda endişe taşıyorsanız, iş hattınızı veya özel olarak kullanmadığınız farklı bir numarayı vererek tanıtım ürünlerinizi kargo firmasının şubesine gönderim yaptırabilirsiniz.
8- Kısacık ve İçeriği Boş Konular Yapmayın : İlk blog yazmaya başladığım zamanlarda, bazen öyle kısa konular yapmışım ki, yazmasam daha iyi olurmuş tadı veriyor resmen. Kısa konular ne okuyucu için ne Google için faydalıdır. Düşünün, siz bir okuyucunuz ve ilgilendiğiniz bir blogun konusunda "Devamı Var" sekmesine tıklıyorsunuz. Karşınızda kısacık bir konu var ve yeterince özenilmeden hazırlandığı besbelli. İnsan okurken "hıh bu muydu, okuduğuma bile değmedi" diyebiliyor. Bunu en çok da kadın dergilerinin siteleri yapıyor. İlgi çekici bir konuya tıklıyorsunuz fakat konu o kadar kısa ve o kadar zayıf ki, meraklandığınıza değmiyor. Tabii ki blogdaki konularınız uzunluğuna/kısalığına göre nitelendirilemez, her kısa konu değersiz, her uzun konu değerlidir yargısı yok. Ancak özensiz konu hazırlama, kısacık yazdırıyor. Üstelik bu haliyle sizi Google bile çok sevmez. Çünkü Google; öğretici, faydalı ve uzun blog konularından hoşlanır. Okuyucunuz gibi Google da sizi fark etsin istiyorsanız, kayda değer blog konularınızı ilgi çekiciliğini bozmadan uzun yazmaya çalışın. Kısa, özensiz konular bir iki kere okunur, sonra sizin blogunuzu uğranmaz yapar. Benim başlarda düştüğüm bu hataya siz düşmeyin.
9- Alan Adlarınızı Sık Sık Değiştirmeyin : Bir ara bu okuduğunuz blog sayfasının alan adı (domain) şeklinde olsun diye .com uzantılısını satın aldım. Sonra o formatı bozup tekrar eski hale geldim, yani ".blogspot" uzantısına. Alan adı satın alma fikriniz varsa, bunu 1 kere yapın ve onla ilerleyin derim. Benim gibi bir ona bir buna geçiş blog hitinizi düşürüyor. O zaman ciddi anlamda bir düşüş yaşamıştım. Gerçi şimdi Google bu konuda eskisine oranla çok daha hızlı. İndeksleri kısa bir sürede tekrar yeni aldığınıza geçiriyor ama bir o alan adına bir bu alan adına geçip durmak çok gereksiz koşturmaca. İyi düşünüp tek hamlede karar vermek daha istikrar sağlar.
10- "Buraya Tıklayın" Diyerek Linkleri Bu Şekilde Vermeyin : En bariz hata ve ben de yıllarca yaptım. Diyelim ki bir konunuzda Garnier kremi bahsediyorsunuz. Bloggerların genel kullandığı şekilde şu cümle kurulur:
"Garnier krem kullanıyorum ve çok memnunum, okumak için burayı tıklayın"
veya
"Garnier kremden çok memnumum, konusu için tık tık"
Bu cümlelerde geçen "burayı tıklayın, tık tık" kısımlarına Garnier'in bahsettiği o kremin blogdaki konusuna link atanır ya, bu işte Seo anlamında bir hata. Çünkü siz böyle yaparak, "Buraya tıklayın" ya da "Tık Tık" kelimelerinde öne çıkmaya çalıştığınızı gösterir. Böyle yapmak yerine "Garnier krem" dediğiniz kelime grubuna, o kremin blogdaki yerinin linkini atarsanız işte bingo! Seo anlamında atağa geçtiniz demektir. Google bundan sonra sizi Garnier'in o kremini arayanlara yönlendirmekte hızlanır. Anahtar kelime öbeklerine link vermek, "buraya tıklayın","tık tık","şık şık" gibi yönlendirmelerden çok daha akıllıca harekettir. Ben başlarda bu hataya çok düştüm, daha doğrusu bunu hata olarak nitelendiremem, sonuçta amatörlük blog mecrasının en tatlı hali ama blog sayfanızda ufak tüyolara yer vererek okunurluluk oranınızı büyük oranda katlarsınız. Link çalışmalarınızı daha itinalı yapmakta önemli fayda var.
* Bonus: Bu pişmanlığım da yazımın bonusu olsun. Blogger tabanlı bir blog açmaktansa, çok daha rahat at koşturabileceğiniz ve alıştıkça çok daha fonksiyonel olduğunu keşfedeceğiniz Wordpress tabanlıya geçmenizi şiddetle öneririm. Wordpress'ten (org sitesinden temin edilenden bahsediyorum) kendi alan adınızı ve hostunuzu satın alıyorsunuz. Rakamlar yıllık olduğundan çok yüksek değil. Tasarım yönünden fevkalade işlevsel olduğu için ilgi alanınıza daha profesyonel başlamış olursunuz. Şöyle düşünün, Blogger tabanı bir bahçe ise Wordpress o bahçenin de içinde bulunduğu kocaman bir dünya! Kendini geliştirmek isteyen özellikle kod konusunda meraklı bloggerlara Wordpress öneririm. Yapacaklarınızın sınırı resmen sizsiniz ama Blogger'da çok kısıtlı kalıyorsunuz. "Blogger, Google'a ait olduğu için aramalarda Wordpress yerine Blogger'ı öne çıkarıyor" diyenlerin web bilgisini bir daha sorgulamalı. Bunu diyen Seo'da sıfıra sıfır bilgisiz insan olup yaptığı tek şey yorumlamaktır, bilgisinden değil yani. İnsanlar iki bilgi bilip kendine yazılımcı, iki görsel düzenleyip mesleğine grafiker dediği zamanda yaşıyoruz. Moda dünyasının dev isimleri bile dijital platorfmda WP'yi tercih ediyorken, bu denli kısıtlı platformla başlamak benim hatam oldu. Sizlere önerim profesyonellik için daha sınırsız alanda başlangıcı yaparak çalışmanızdan yana.
Blog Tüyoları yazı dizimde bir sonraki konu daha teknik bilgi olacak.
Doğru linklendirmeyi bloglarında yapan güzellik bloggerı bir elin parmağını geçmiyorken sizlere paylaşacağım teknik bilgilerle blog konularınızın bilinirliliğini x5'e çekebilicek gücü göstereceğim. İlerleyen günlerde yazı dizimde görüşmek üzere.
0 Yorumlar